Bu da futbol anketi
Anket moda ya; bir mini anket de ben yaptım: Konu, Atina zaferi.
Soru; "Sayın Başbakan'ın her türlü devlet geleneğine aykırı olarak kurumun başındaki Ulusoy yerine kurumun çalışanı Terim'i tebrik etmesi doğru mu"?
Bizim bildiğimiz toplum düşmanı bir suçluyu bir polis yakaladığında, Emniyet Genel Müdürü, İçişleri Bakanı kutlanır, polis ödüllendirilir.
Devlet çarkı böyle dönmektedir.
Halk başka... Bakan'dan şikayet ederek polisi omuzlara alabilir veya yakalanan suçluya ağıt yakabilir dileyenler.
Ama "tepe"de kurallar bellidir.
Dolayısıyla, bir bay-pass söz konusu bu durumda.
İlahi adalete iman edenlerin adalet terazisi şaşmış olabilir mi acaba?
* * *
İnanır mısınız, seçim anketlerinden daha akıl karıştırıcı çıktı sonuçlar.
"Haluk diye bir adamı yok saymış, çok iyi olmuş".
"Ne yani, Terim tebriki hak etmedi mi"?
"İşte iktidarın adaleti"!
"Şu hükümete aslanlar gibi direnen ve gol üstüne gol atan bir tek Haluk Ulusoy vallahi".
Üslubu bozuk olanlar da vardı tabi... Yazamadım.
* * *
Şimdi rastgele denekli dar bölge anketimin analizini yapalım:
Federasyon konusunda resmen bölünmüş kıymetli halkım!
En azından Moda semti bölünmüş.
İşin hakkını, hukukunu, adaletini, geleneğini arayan yok... Hükümet ve Ulusoy olarak saf tutmuşlar. İktidara karşı olanlar Haluk Bey'i yere göğe koyamıyorlar. İktidarı benimseyenler, Ulusoy'a yarar diye neredeyse Atina zaferini yok sayacaklar.
* * *
Ben anket yapıyorum; sayın Ulusoy yapmıyor mu sanıyorsunuz?
O da yapmış, verileri almış olmalı.
Baksanıza siperinden çıkıp "Ya Allah" diye üzerine yürüyor iktidarın.
Hafiften dalgasını geçiyor; "Lig şampiyonluğunda da başkanların yerine Zico, Gerets, Tigana'yı arayıp kutlarlar her halde" diye.
Futbol böyle bir şey işte.
Yeterince ciddiye alınmayıp futbol üzerinden gerçek niyet ve ilkelerini açık edenler, siyasetçiyse siyasetlerine, iş adamıysa işlerine zarar veriyorlar.
Siyasetle alakası olmayan Haluk Ulusoy gibi futbol adamlarına iktidara kafa tutacak kadar büyük bir siyasi güç armağan ediyorlar.
* * *
Şimdi... Seçim anketi ile siyasi değerlendirmeler yapanlara bir tavsiyem var:
Haluk Ulusoy faktörünü unutmasınlar.
Gelecek günlerde, bu dengesiz ve gereksiz kavga kamuoyunu çok meşgul edecek çünkü.
2008'in kaymağını Ulusoy'a yedirmemek isteyen Hükümet, Federasyondaki operasyon için elini çabuk tutmaya çalışacak... Hata üstüne hata yapacak.
Futbolda hata, gol yemek demek.
Es geçmeyin bu çağrıyı
Beşiktaş Başkanı sayın Yıldırım Demirören'in yönetiminden hoşnut olmayabilirsiniz...
Del Bosque'ye ödenmesi gereken tazminata kızabilir, Tigana'yı bezdirmek için tercümanını değiştirmeye varan tasarruflarını ayıplayabilirsiniz.
Yöneticiye sansür uygulamasını ve ekranda sesini kestirmesini despotluk olarak görebilirsiniz.
Yönetici-futbolcu-teknik direktör üçgenindeki gerilimden yola çıkarak "dizginleri elinden kaçırdığını" söyleyebilirsiniz.
Bir sürü haklı serzenişiniz olabilir.
Ama... "Futboldaki şiddet ancak başkanların bir araya gelmesi ile önlenebilir" cümlesini ayakta alkışlamaktan kendinizi alabilir misiniz?
Açık açık söyledi sayın Demirören:
"Biz başkanlar itişirken, taraftarlardan nasıl dostluk gösterileri bekleriz"...
Tebrik ederiz...
Üstelik düğünde bile aynı masaya oturmayan bir Fenerbahçe Başkanı'na rağmen böylesine bir çağrı yapmak her babayiğidin harcı değildir. Yüreğinden inanması lazım gerekliliğine.
* * *
11 Nisan'da Beşiktaş-Fenerbahçe...
Sayın Aziz Yıldırım, İnönü'ye giderse, kucak açmaya hazır Beşiktaş Başkanı.
Gerisi çorap söküğü.
Sizler... Ey futbol şiddetinden şikayet edenler...
İşte elini uzatan bir camia var.
Zorlayın koşulları. Rica edin, şantaj yapın, başkanınızın arkasından itin... Ne yaparsanız yapın ama bir araya getirin liderleri.
Vali'den tribündeki çocuğunu merak eden anneye kadar; herkes.
Çukurova Ünivesitesi'nde ''Tribünler her zaman hakemlere karşı kışkırtılmaya hazırdır. Bunu, en çok kulüp başkanları tetikliyor'' diyen FIFA kokartlı Selçuk Dereli de dahil, hepiniz bastırın...
Öyle bastırın ki, bu kez de fırsat kaçarsa, şiddetten şikayetin ikiyüzlülük olduğu iyice ortaya çıksın.
Az buz şey mi?.. Meçhul hastalık tedavi edilemezse bile teşhis konsun bari.
Şiddetten nemalananlar kimlerse, anlaşılsın.
"Kucaklaşma" ya da "Gerçeğe ulaşma" için fırsat yaratan sayın Yıldırım Demirören'i beğensek de beğenmesek de müteşekkir olmamız lazım.
En büyük kim?
Ricardinho ile Alex'in kariyerleri haşmetli...
Ben inceledim; hangisinin daha büyük futbolcu olduğuna karar veremedim.
Zaten kimin umurunda kariyerleri.
"Hareket" ve "bereket" önemli.
Mona Lisa tablosunun tarihi ve fiyatına yaklaşan yok ama sahaya koysan maç alabilir mi?
RICARDINHO
Brezilya Milli Takımı ile 2002 FIFA Dünya Kupası Şampiyonluğu
1998, 1999 (SC Corinthians), 2004 (Santos FC) Brezilya Lig Şampiyonluğu.
1995,1996, 1997 Paranaense Ligi Şampiyonluğu Paran Clube ile.
1999, 2001 Paulista Şampiyonası Şampiyonluğu Sport Club Corinthians Paulista ile.
2000 FIFA Kulüpler Dünya Şampiyonası Şampiyonluğu, Corinthians Paulista ile.
2002 Brezilya Kupası Şampiyonluğu, Sport Club Corinthians Paulista ile.
Rio-Sao Paulo Turnuvası Şampiyonluğu, Sport Club Corinthians Paulista ile.
1996, 2000 ve 2004'te üç kez Brezilya Gümüş Top ödülü.
ALEX
1996 Toulon Turnuvası Şampiyonluğu (Brezilya Karması).
Sociedade Esportiva Palmeiras'da oynarken 1998 Brezilya Kupası Şampiyonluğu 1998 Mercosul Kupası Şampiyonluğu, 1999 Copa Libertadores Şampiyonluğu.
1999 ve 2004 Copa America Şampiyonluğu, 2000 Pre-Olimpik ve Rio- Sao Paolo Şampiyonluğu.
Cruzeiro Esporte Clube'de oynarken 2003 Mineiro Şampiyonası Şampiyonluğu, 2003 Brezilya Kupası Şampiyonluğu, 2003 Brezilya Ligi Şampiyonluğu, 2004 Mineiro Şampiyonası Şampiyonluğu.
2004-2005 Türkiye Ligi Şampiyonluğu (Fenerbahçe).
1999 Uruguay'ın El Pais Gazetesi tarafından Amerika kıtasının ideal onbirine girdi ve IFFHS tarafından dünyada yılın 3. en çok gol atan oyuncusu seçildi.
2003 Uruguay'ın El Pais Gazetesi tarafından Amerika Kıtası'nın ideal onbirine, Brezilya futbol dergisi Placar tarafından Brezilya Ligi'nde yılın oyuncusu seçildi ve Altın Top Ödülü aldı.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment